2 Şubat 2012 Perşembe

2 Şubat 2012, lalala

Bugün uzun zamandır, yaklaşık 3-4 aydır, yüz yüze görüşmediğim bir arkadaşımla buluştum. Neredeyse üç saat boyunca harika bir kişiliğe sahip olduğunu düşündüğüm bu insanla kesintisiz, susmaksızın muhabbet ettik ve neredeyse elinden telefonu düşürmeyen, on dakikada bir kontrol eden, hiç olmadı Twitter'da neler konuşuluyor diye bakan ben bir defa bile telefona bakmadım ve bunun eksikliğini de hissetmedim. Ne söylediğimin pek bir önemi yoktu. Bayağı keyifliydi.

Hava soğuktu üstelik. Kar yağıyordu. Başta kahve içtik Pirinçhan'da. O anlattı ben dinledim, ben anlattım o dinledi. Diyorum ya ne anlattığımın ya da anlattığının önemi yoktu diye aynen öyle işte. Anlatmış olmak için bile anlatıyor olabilirdik. Ardından çay içtik. İyice üşümüş olmalıyız ki kapalı bir alana gittik. Maksat ısınmak elbette. :) Oturulacak yer bulamayınca biraz daha yürüdük, konuştuk.

Dış dünya ile iletişimini kesip karşındaki insan ile muhabbet etmek, anlattıklarını dinlemek, sen konuşurken de onun seni can kulağı ile dinlemesi ve sıkılmıyor olmak mutluluk verici ve rahatlatıcı bir şey.
Böyle kişilerle samimi olduğum için gerçekten şanslı hissediyorum kendimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder