Yeni bir yıl, yeni yılın ilk günü fakat geriye kalan her şey eski.
Ya da aynı demeliyim ki bu daha doğru
olacak. İnsanlara bakıyorum, ha bire bir beklenti içindeler. İşte bunlar çok
saçma mesela. Çabalamadıktan sonra neyin
telaşı ki bu? Gerçekten anlamıyorum.
Dışarıda kar yağıyor şu anda. Gözümde birkaç şey canlanmadı da değil hani eskiye dair. Çok değil, iki-üç sene öncesi. Bazı şeylerin hala tebessüm oluşturması kadar güzel bir şey var mıdır? Bence kesinlikle yok.
Özlemek güzeldir mesela. Yerinde ve zamanında yaşanan her şey, hiçbir zaman unutulmamalıdır. Unutmak demişken, böyle bir şeyin olmadığını çoğumuz kabul etmiyoruz bile. Sindiremiyoruz sanki bazı olanları, yaşanmış olan her şeyi. İyi ya da kötü, fark eder mi?
Tebessüm oluşuyor yine istemsiz bir şekilde. Kaybettiklerim aklıma geliyor bir yandan. İçim buruk. Kalbim kırılmış bile olabilir. Dengesizlik midir yoksa kaybedince değerini anlamak mıdır bilmiyorum. Ama çok özledim. İşte ben çok rahat bir şekilde özledim diyebiliyorum. Diyebilmeli insan. Birini çok seviyorsam da söylerim bunu. Hissedilenleri söylemek rahatlatır.
Yalnızlık acıtır. Kanatır. Üzer. Kısacası gözyaşı adına her ne varsa tüm eylemleri yaptırır. Mesafeler var birde. En çok acıtan taraf bu, şu sıralar. Ailemden hiç bu kadar uzak kaldığımı hatırlamıyorum. Onları yanımda hissetmemenin bu kadar beni etkileyeceğini hiç düşünmemiştim ki ben.
Evimi özledim. Annem, babam, kardeşim her şey demekmiş bunu da anladım burada.
Ankara soğuk. Onlarsız daha da soğuk. Beraber kahvaltı etsek, ben tabağımı bitirmesem zorlasalar keşke. Ders çalışmadığımda da odama gelip 'Hadi artık ipek ders çalış.' deseler. Çalışamıyorum. Gerçekten çalışamıyorum. Yemek düzenim, uyku düzenim sıfır.
Kışları televizyon karşısında mandalina soyulan geceleri özledim. Ah annem mandalina soysan da ben istemesem, sen zorlasan. Sonuçta sen kazanıp ağzıma tıksan mandalinaları. Çok değil bak, sadece geçen sene.
Hep derim, yalnızlık zor zanaat. Benimde bu duruma ayak uydurmaktan başka bir seçeneğim yok gibi.
Dışarıda kar yağıyor şu anda. Gözümde birkaç şey canlanmadı da değil hani eskiye dair. Çok değil, iki-üç sene öncesi. Bazı şeylerin hala tebessüm oluşturması kadar güzel bir şey var mıdır? Bence kesinlikle yok.
Özlemek güzeldir mesela. Yerinde ve zamanında yaşanan her şey, hiçbir zaman unutulmamalıdır. Unutmak demişken, böyle bir şeyin olmadığını çoğumuz kabul etmiyoruz bile. Sindiremiyoruz sanki bazı olanları, yaşanmış olan her şeyi. İyi ya da kötü, fark eder mi?
Tebessüm oluşuyor yine istemsiz bir şekilde. Kaybettiklerim aklıma geliyor bir yandan. İçim buruk. Kalbim kırılmış bile olabilir. Dengesizlik midir yoksa kaybedince değerini anlamak mıdır bilmiyorum. Ama çok özledim. İşte ben çok rahat bir şekilde özledim diyebiliyorum. Diyebilmeli insan. Birini çok seviyorsam da söylerim bunu. Hissedilenleri söylemek rahatlatır.
Yalnızlık acıtır. Kanatır. Üzer. Kısacası gözyaşı adına her ne varsa tüm eylemleri yaptırır. Mesafeler var birde. En çok acıtan taraf bu, şu sıralar. Ailemden hiç bu kadar uzak kaldığımı hatırlamıyorum. Onları yanımda hissetmemenin bu kadar beni etkileyeceğini hiç düşünmemiştim ki ben.
Evimi özledim. Annem, babam, kardeşim her şey demekmiş bunu da anladım burada.
Ankara soğuk. Onlarsız daha da soğuk. Beraber kahvaltı etsek, ben tabağımı bitirmesem zorlasalar keşke. Ders çalışmadığımda da odama gelip 'Hadi artık ipek ders çalış.' deseler. Çalışamıyorum. Gerçekten çalışamıyorum. Yemek düzenim, uyku düzenim sıfır.
Kışları televizyon karşısında mandalina soyulan geceleri özledim. Ah annem mandalina soysan da ben istemesem, sen zorlasan. Sonuçta sen kazanıp ağzıma tıksan mandalinaları. Çok değil bak, sadece geçen sene.
Hep derim, yalnızlık zor zanaat. Benimde bu duruma ayak uydurmaktan başka bir seçeneğim yok gibi.
Konudan konuya atladım yine. Buraya kadar okuduysanız kocaman bir
teşekkürü borç bilirim. Kafa şişirmekte üstüme tanımam şu sıralar çünkü acayip
doluyum.
İyi günler.
İyi günler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder